TELDEN ARABA

Bahçeli bir evde doğdum.
Çocukluğumda bahçeli bir evde geçti.
Sokağımızdaki evlerin biri hariç hepsi bahçeli idi.
Aşağı köşedeki caminin hemen üstündeki evin kapısında apartman yazıyordu.
O bile sadece 3 katlı idi.
Tüm çocuklar sokakta oynardık.
Neler mi oynardık.
Genelde kızlı erkekli karışık oyunlarımız vardı
Kızlar büyüdüklerine karar verip aramızdan tektek ayrılana kadar
İstop oynadık,
Yakartop oynadık
İp atladık
Ayak ipi oynardık
Taş sektirirdik.
Saklambaç ve elim sende oyunları vazgeçilmez oyunlardı.
Şimdi istop nedir der gibi baktığınızı düşünüyorum.
Çok eğlenceli idi.
Bir top yeterdi oynamak için.
Ebe olan topu havaya atar ve birinin adını söyler.
Geriye kalan herkes mümkün olduğu kadar uzağa kaçardı.
Oyunda önemli olan topu yakalayandan sizi vuramayacağı mesafeye kaçmaktı.
Yakartop ta benzer bir oyundu.
İki rakip oyunucunun arasında durur attıkları toplardan kaçmaya çalışırsınız.
Atılan topu yere düşürmeden yakalarsanız ilave bir can kazanırdınız.
Ayak ipi de gelişme çağındaki çocuklar için geliştirimiş bir oyundu sanki.
Ayaklarınızı yerden kesen bir oyundu tıpkı ip atlama gibi.
Özellikle kızlar oynarlardı.
Ne kadar da çok oyun varmış oynadığımız
Bir telden arabayı yazmak isterken, neler varmış neler...
Bizim cilli dediğimiz kim yerde misket kimi yerde bilya diye bilinenler ile
Kafa karış ve mors oynardık.
Sokağın toprak olan bölümlerinde küçük kuyular kazıp
Bilyaları sırasıyla o kuyulara sokmaya çalışırdık.
Bugün golf diye bilinen zengin aristokrat sınıfının oyununa çok benzerdi
Çok şaşırdınız değil mi?
Hangisi daha eski bilemiyorum.
Resimli romanların üzerine attığımız bozuk parada bir oyundu
Şimdi fark ediyorum biz erkeklerin kumar tutkusu çocuk yaşlarda başlamış.
Para üzerinde durmasın diye kitap kapaklarını cilalardık.
Ayakkabı cilası sürerdik evet
Güzelce parlasın ve kaygan olsun diye de kadife bir bezle saatlerce ovalardık.
Kader kısmet vardı, yine bir şans oyunu
Gofret verirdik boş yeri kazıyanlara büyük ödül mü bir paket çikolata idi.
Futbol vazgeçilmezimizdi hepimizi
Arka sokak ile yaptığımız maçlar unutulur gibi değil
Sokakta evet
Araba mı ne arabası sokağa giren sadece 2 araba vardı
Biri yeşil bir Anadol
Diğeri de gıda toptancılığı yapan komşumuzu dükkanı pardon kamyoneti.
Kızların vazgeçilmezi evcilik ile ayak ipi idi.
Büyüdükçe el emeği oyunlarda arttı.
Kızlar evde paçavralardan yorgan içine tıkılan yünlerden bez bebekler yapmaya başladı.
Bizlerde bilyalı arabalar (torent) ile telden arabalar.
Kimi yörelerde bilyalı arabalara  torent dendiğini yeni öğrendim.
Sormayın ben de bulamadım anlamını
Biz bilyalı derdik.
Tahta bir sandık altına dört bilya takarsın.
Salarsın kendini sokağın üstünden aşağıya doğru.
Kırılır yeniden yaparsın.
Bir süre sonra kontrol etmek istersin aşağıya doğru inerken.
Öne taktığın bilyaların olduğu parçayı hareketli yaparsın
O parçanın iki ucuna da ip bağlayıp kontrol etmeye çalışırsın.
Yine de kolayca parçalanır.
Nasıl dayansın ki.
Haftada 2 tane parçalardık.
Birden sokaktaki tüm çocuklara bisiklet alındı.
Bana kocaman bir üç tekerlekli bisiklet.
Sonra da bilyalı yasağı
Bilyalı ile kayaraken çıkardığı ses şimdi düşünüyorum da çok dayanılır gibi değildi.
Bilyalı modasını birden tel arabaya kaptırdı.
En sevdiğim işti tel araba yapmak.
Şimdi diyorum keşke bunları fotoğrafla ölümsüzleştirseymişim.
O gün belli idi benim kaportacı olacağım.
17 telden arabam vardı
Bazılarında vites bile yapmıştım işe yaramasa da görüntü olarak
Popüler modellerin hepsinden vardı
Kamyon, otobüs bile
Nedense en çok Devrim arabasına benzetmeye çalıştığımı severdim
Ne Mercedes ne de BMW
Hergün Devrim ile oynardım.
Arabalarımızı gezdirirdik
Süslerdik
Bende adını Devrim koymuştum.
Devrimin kapıları açılır kapanırdı.
Bir kalem pile bağlı iki ampül ile ön farları bile vardı.
Pek havalı idi.
Geriye kalan herşeyi telden bu arabanın
....
 5/01/2012

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

JIDOKA ÖĞRETİSİ 1

MAKİNE PLANLAMA