Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

1923-1950 ARASI CHP VE TÜRKİYE

Mehmet Sağlam beye teşekkürlerimle anonim hale dönmüş bir alıntıdır.  CHP nin Tek Parti Diktatörlüğü "CHP'nin tek parti diktatörlüğünde ne yapıldı Allah aşkına?"  "CHP'ye soruyorum; Yahu senin bu memlekette dikili bir ağacın mı var?"  "Bu cibiliyetsiz partinin bu ülkeye hiçbir katkısı olmamıştır"  "CHP iktidarında şu ülkede bir taş üstüne taş kondu mu?"  "Biz bu CHP'nin cemaziyelevvelini (tüm geçmişini) biliriz, hiçbir eserleri, emekleri yoktur bu ülkede"  Yukarıdaki sözler Sn. Erdoğana ait. Ben bir yurttaşım. Bu memleketin ekmeğini yedim... Suyunu içtim, okullarında okudum, rampa yukarı yollarında yürüdüm. Jopunu da yedim baklavasını da... Ömrüm de bu ülkede son bulacak.  Mustafa Kemal sonrası CHP'ye mesafeli durdum. İnönü döneminde hem doğru bulduğum hem de yanlış bulduğum politikalar var.  Ama bu, ona saygı duymama engel değil. Toplumcu, sosyalist programlara daha yakın hissettim kendimi her zaman.  Ama bu CHP'nin

İSYANIM VAR

Bugün 15 yıldır bu ülkeyi yönettiğini iddia edenlerin ülkede yaşayanları getirdiği hal iyice vahim bir hal aldı.  Düşünün ne askere, ne polise, ne de kamuya güven kalmadı.  İzmit te çarşı izninde ki 5 askere bir otobüs dolusu insanın arasında saldırıp döven 17 kişi bunun en önemli göstergesi  Acil serviste gürültü yapanları kibarca uyaran güvenlik görevlisinin linç edilmesi hep bu eğitimsizliğin hangi noktalara geldiği ve tehlikenin nasılda büyük olduğunun göstergesidir. Hala bir umut var yinede bir hanımefendi siper olmaya çalışıyor.  2 çakar lamba takıp yollarda emniyet şeridi magandaları yaratanların yönettiği bir ülke haline geldik Hırsız sever çalıyor ama çalışıyor diyen bir halk yarattık 1500 beygirlik bir egzozun tişört ile tıkatıldığına inandırılan bir halk haline geldik Algı yaratıp halkı sokağa dökebilmek için muhalefet liderini 400 km yürüten bir siyasetten başka nasıl bir sonuç beklersiniz.  Fantazilerini Televizyonlara çıkıp anlatanların Kabataş yalancılarının ülkesi olduk

KOYUNLAR 🐑 ve ÇOBANLAR

Resim
Ülkenin IQ seviyesi Avrupa ortalamasının çok altında kalmış durumda. Fen lisesi açmak yerine hızla imam hatip okulu açıp daha da aşağıya çekme gayretindeler.  Düşünceler kilit altında ağzına her adaleti sakız yapan bu ülkeye bir kazık atmaya devam ediyor.  Demokrat adını alan parti demokrasiyi darmadağın edip güzelim ülkemin ayağına ilk demir prangayı vurdu.  Tüm isimler ve liderlerinin özenle seçildiklerini düşünüyorum.  Adalet Partisi ve Süleyman Demirel. Ülkede adaleti ağzına sakız edipte adaletsiz uygulamaları hayata geçirdi.  Milli Selamet Partisi ve Necmettin Erbakan hiçbir dönemde milli olamadılar  Hem Demirel hem de Erbakan Türkiye'nin  En zeki insanlarının arasından seçilmişlerdi.  Demirel'in görsel hafızası dünya da ancak 5 insanda filan vardır.  Erbakan hoca ile mühendislik üzerine konuşmak özellikle de dizel motorlar üzerine bildiklerini dinlemek büyük keyifti. Neden siyasete sürüklendiklerini hiç anlamadım.  Sonra bi piar uzmanı Amerikan projesi çıktı ortaya 80 önc

ERKEKTİR KADIN DEDİĞİN

Bugün yolda parasını yaparken ödediğin ama paraya doymayan üstü delikli dantele dönmüş yolda son sürat 30 km/saat hızla ilerlemeye çalışırken dikkati mi çekti. Sanırım sıcaklarında etkisi olabilir. Sıcağı sevmem de.  Sol şeridin ağırlığına kapılmışım yüksek tonajlı araçların arasında dur kalk iki ileri bi geri giderken. Yavaşta olsa akıp giden sağ şeritte ki trafiği kıskanmaya başlamıştım.  İnatla şerit değiştirmiyorum. Belki yolda giderken birden aydınlanacaklarını umduğum bu kamyon, tır ve otobüs sürücülerinin sağ şeride geceklerine hala umudum var. Yanımda akıp giden araçlara ve sürücülerine bakıyorum. Kadınlı, erkekli farklı kesimlerden farklı sürücüler. Birden bire dikkatim direksiyondaki ellere takıldı gözüm. Hemen hemen herkes tek el 🤚 ile kullanıyor aracını.  Erkeklerin sol elleri direksiyon da sağ elleri araçları otomatik vites bile olsa vites kolunun üzerinde duruyor.  Hanım sürücülerin ise sağ elleri direksiyonun üzerinde iken sol elleri ya saçlarının arasında yada ensesind

GENÇ KALMAK

Resim
Genç olmak değil,  Genç kalabilmektir önemli olan. 50 yaşını geçince aklımda cevapsız kalan soruların sayısının azaldığını ama niceliğinin arttığını fark ettim.  40 lı yaşlarımda tanıştığım şeker, tiroid, tansiyon ve uyku apnesi birçok soruyu tek bir cevapta buluşturdu. Düzenli yapılan spor, sağlıklı yaşam, stresten uzak durmak sadece bu ve benzeri hastalıkların ilacı değiller. Yaşadığımız yaşların kalitesini de belirliyorlar.  Bugün yüzü gülen arkadaşlarımın neredeyse tamamı mutluluklarını spora borçlular.  Kimi eşi ile doğa da koşuyor, Kimi arkadaşını almış yanına pedal basıyor.  Biri var ki koşarken sınırlar dar geliyor.  Bu kareler onların mutluluğu Mutlu anları Cevapsız kalan soru ne kadar daha yaşayacağım değil Hangi kalite de yaşayacağım.  Koşamayabilirsiniz Pedal da çeviremeyebilirsiniz Yürümenize bir engel yoksa eğer Hergün kendiniz için 10 bin adım atın.

Mustafa Kemal ATATÜRK

Resim
Bu bir alıntıdır... Atatürk kimin çocuğu ? Bence sonuna kadar okuyun. .. Vasilis Dimitriadis, 1955-1984 yılları arasında Selanik’te bulunan Makedonya Devlet Arşivi’nin müdürlüğünü yapmış, Girit Üniversitesi’nden emekli olmuş 86 yaşında bir tarih profesörü. 2010 yılında 80 yaşındayken Yunanistan’daki arşivleri didik didik tarayarak yazdığı “Bir Evin Hikâyesi; Selanik’teki Mustafa Kemal Atatürk’ün Evi ve Ailesi Hakkında Türkçe ve Yunanca Belgeler” adlı çalışması Türk Tarih Kurumu tarafından altı yıl sonra basıldı. Aslında 6 yıllık bir gecikmeyle basıldı demek daha doğru. Çünkü, Dimitriadis 2010 yılında kitabını yazdıktan sonra Selanik’teki Türkiye Konsolosluğu’na teslim etmiş, konsolosluk kitabı ve belgelerin yer aldığı cd’leri Dışişleri Bakanlığı’na, onlar da Türk Tarih Kurumu’na göndermiş. Kitap tarih kurumunun bilirkişileri, çevirmenler, sebebi belirsiz düzeltme talepleri ile altı yıl bekledikten sonra nihayet geçen yıl yayınlanabildi. Gecikmenin sebebi meçhul. Ama üzerine az şey yazı

YAKLAŞAN TEHLİKE

Bugün Türkiye biran da 200 yıl birden geriye giderken hemen yanı başımızda Avrupanın Lideri Almanya da belki biraz daha yavaş olsa da 50-60 yıl kadar geriye gitmiş durum da. Akşam yattım sabah kalktım Almanya nasıl böyle gerilemiş diye düşünmeyin. Bu bugünün olgusu değil.  Bu topraklarda yaşayanların kaderinde hep bir Almanya var. İster gücüne duyulan hayranlıktan diye düşünün, isterseniz barbar düşüncelerdeki benzerlikten. Bu benzerliklere belki başka bir sohbette değiniriz. Bugün kü konumuz aslında yaklaşan tehlikeden konuşup önlemler üzerinde durmak. Hepimiz Türkiye deki geriye gidişin farkındayız. Temelinde ekonomik küçük detaylarda yatsa sebep noktasına eğitim hatalarını yerleştiriyoruz. Kurtuluş savaşında yakaladığımız kurtuluş ivmesini ikinci dünya savaşı ile birlikte kendi ellerimizle başta Amerika olmak üzere emperyalist güçlere teslim ettik. Kapitalizmin acımasız baskısına karşı koyamadık.  Kendi ile sürekli övünen 60 kuşağına inat tankların paletlerinde ezilip ez

VAH BENİM ÇİLEKEŞ BAŞIM

Ne oldu benim başıma ne oldu da bu kadar çilekeş oldu. Sene 2017 Yirminci yüz yılın içerisinde yirmi bire doğru son sürat ilerliyoruz. Takmışız 7. vitese Tabii ben öyle sanıyordum. 14 yıl önce bu ülkeye bir değnek değdi. Değnek ülkenin neresine değdi bilinmez ama akıl tutulması yaşanmaya başlandı. Önce ülkenin yaşayanlarının vicdanları ile oynandı Değnek vicdana değdi desek olur ama eksik kalır. Mağdur edebiyatına başlandı. En büyük mağduriyette söylem hep inanç özgürlüğü Hani başını örten hor görülmüş Hani cuma namazına giden fişlenmiş diye 1964 yılının bir pazar günü sabaha karşı dörtte açmışım gözlerimi bu dünyaya Bursa da bahçeli bir evde Bahçede o gün komşunun düğünü var. Damat dut ağacının altında traş oluyor. O zamanlar Bursa da apartman kültürü yok. Neyse iki sokağın kesişmesinde benim doğduğum ev Her iki sokağın da başında birer cami Rahmetli babam bazen yukarıdakine bazen de aşağıdakine giderdi ikisinde de toplasan vakit namazlarında 10

Sevdalıların Sevdaların Günü

Salı sallanacak yine... Sevdalılar yada sevda sallamayacak Salı'yı. 14 Şubat Sevgililer günü olduğu için sallanmayacak bu Salı. Bu ülkenin gençleri, olgunları, yaşayanları insanlıktan çıktığı için sallanacak bu Salı. Terörist örgütlere katılan çocuklarına ağlayan anneler sallayacak  Evlenme arifesinde elinden tutmaya doyamadığı sözlüsünü Suriye'de şehit veren kızlar Ankara garın da, Beşiktaş Dolmabahçe de, Bursa Ulucami yanında patlayan bomba da yitip giden canların yakınları  15 Temmuz tiyatrosun da oyun dışı kalanların canları ciğerleri yananlar sallayacak Salı'yı Dün uydurma bir kararname ile işlerinden olan akedemisyenler vuracaklar ataklarını yere sırf sallansın diye.  Niye şaşırıyorsunuz, insanların olmadığı, insanların özgür olması nasıl beklenir. Özgür insanlar ancak özgürce yaşarlar duygularını.  Neden kadınlarına kara çarşaf giydirirler bilirmsiniz. Ruhları kararmış insan müsfetteleri sevgiyi ve sevdayı unuttukları için yanlarında yaşayanları da karanlığa mahkum e

BURSA ve HAYAT

Alıntıdır. Doğruları ve yaşanmışlıkları içerir. DEDELERİ VEYA KENDİSİ, Ulucamide sabah namazı kılmayan Yeşil çay bahçesinde,Mahvelde,Romans'ta  çay,salep içmeyen Dilek sinemasında,Teyyarede,Burç sinemasında,Yazıcıoğlunda filim seyretmeyen Sirkeci Şabandan boza içmeyen ,Mavi Köşede buluşmayan, Heykel-Postahane arasında tur atmayan Kurufasulyeci Adem Babadan kurufasulye,tahin-pekmez,  Kayandan Pideliköfte,İskender'den,Cemal,Cemil kardeşlerden kebap,Rodop'dan köfte,Celal Cumurcul'dan lokma,Hayat lokantasından yemek yemeyen, Uludağ aşıklar yolunda,Mudanyada deniz kenarında,gezmeyen, Pınarbaşında,Kültürparkta atlıkarıncaya binmeyen Rahmetli Deli Ayten'i,Deli Hafızı kızdırmadan para vermeyen, Aileden biri Emirsultan veya Pınarbaşında yatmayan ,Özgen'de,Nargile,çay,salep tatmayan  Hıdırelles geceleri ateşten atlamayan. Uludağ gazozu içmeyen,Bahar süthanesinden kahvaltılık almayan, Irgandi köprüsünden geçmeyen,Emirsultan'da dua etmeyen Tatar Şevket'de börek,Abda

Cezbetmeyen Cazibe

Resim
Bugün bir çay kaşığının ucuna konan sinek içinde bal aradı durdu. Cezbetmeyen cazibe yarınından endişe eden cefakar yatırımcıya ilaç olmaktan çok uzaktı.  Tek gözü şişmiş dışa bağımlı sanayi diğer gözü astigmattan asileşmiş 40 derece miyop haliyle görmeye çalışırken ülkemin başabakanı tarafından açıklanan Cazibe merkezleri masalına duymaya hali kalmayan kulaklarını kabartıyor. Cazibe merkezleri masal bile değil kimse farkında değil. Ne başı ne de sonu olmayan bir bahaneden öteye gidemeyecek.  Nasıl gitsin ki? İstanbul'un içinde sıkışıp kalmış delik deşik daracık sokakları ile sıra dükkanlara İkitelli Organize Sanayi diyenlerin, batı da daha birçok Organize Sanayi Bölgesinin alt yapısını yapmadan doğuda cazibe yaratacağını nasıl hayal edersiniz. İzmit Körfezine yapılan gerdanlıktan çok yağlı ilmeğe dönüşen köprü daha yılını doldurmadan asfaltı patlayıp 2 şerite düşerken Adı gidilmeyen köprüye çıkan boğazın üst noktasındaki üçüncü köprünün delik deşik olmuş asfaltları ned