Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ÖĞRETMENİM CANIM BENİM

Son dönemlerin moda konusu, "Öğrenmeyi öğrenmek". Öğrenmeyi zevkli kılıyoruz diye çıktılar yola. Kimse alınmasın ama öğrenmeyi bilmediğinizi söylüyorlar önce size Öğretmeyi beceremiyoruz diye yok! Sen öğrenemiyorsun. Öğrenemezsen senin kabahatin ya aptalsın yada öğrenmeyi bilmiyorsun. Eskiden öğretmenler vardı, öğretmeyi bilenler. Adını öğretmekten alan bir saygı duyulan bir azınlık. Hele ki küçük yerlerde kasaba ve köylerde öğretmen dedin mi Kaymakam ve Muhtardan bile önce gelirlerdi. Şimdi bunlar öğretme kabiliyetlerini kaybettiler. Bugün değil yıllar önce 1970 li yılların sonları idi. En fazla olay nedense Üniversitelerin öğretmen yetiştiren Eğitim Fakültelerinde olurdu olaylar. Daha o zamanlar başlamıştı bu oyunlar. Sol görüşlü öğrenciler okuldan içeriye adım dahi attırılmazlardı. Oysa sağcı ve dinci öğrenciler ellerini kollarını sallaya sallaya girerlerdi Eğitim Fakültelerinden içeriye. O günlerde idi hatırladığım 4 yıllık Eğitim Fakültesinden öğrenciler 2 yılda

GEZİ"DEN" SONRA

Türkiye dün ne ise yarında o olacak. Kimine salçalı kebap kimine kuru ekmek. Sol bu ülkede hep üvey evlat. Seçimleri ile doğruyu yanlıştan ayıramayan adetlerine adet yaratan bir avare toplum olduk. Gezi Parkında yaşananlar bir umut kıvılcımı idi yine yangına dönüştüremediğimiz. Bu toplumun Başbakanı diyeceğim ama çıktı ben % 50 linin lideriyim dedi. Peki ya kalan % 50 onlar vergilerini veren köle gibi çalışan onlar ne olacak derken, biz çektik şimdi onlar çeksin dedi. Ne çektiler diye düşündüm biran... Hani biz fark etmeden bir hata mı yaptık diye... Sonra döndüm baktım ülkenin son 30 yılına hep bunlar iktidar da Hatta iktidarları sağlam olsun diye 30 yıl önce bu topraklarda sol görüşe karşı askeri darbe yapıldı. O gün bugündür bunlar iktidarda Bugünlere kadar hep insan gözü ile bakıyordum. Her insan özgür olmalı düşüncesinde, yaşayışında, sözlerinde, eylemlerinde. Ruhumu dahi tutsak almaya çalışmalarına rağmen görüşüm hiç değişmedi, her insan özgür olmalı. Ancak, insanlıktan

YALANDAN dinDAR

Lise yıllarımdı, sağ sol kavgasının yoğun yaşandığı bir dönem. Konuşurduk çoğunlukla hararetli tartışmalarımız olurdu. Ülkenin geleceği ile ilgili. Edebiyat hocamız Tercüman gazetesini överdi sınıfta. Duygularına hislerine tercüman olduğunu söyleyerek. Dedem Son Havadis okurdu düzenli olarak. Adalet partinin yayın organı gibiydi her ikisi de. Hürriyet daha ortada haberler yapardı, Milliyet ise aynı patronun daha sola yakın gazetesi. Medyanın gücü o zamanlarda inkar edilemezdi. Sağcısı da solcusu da Tercümanın spor sayfasından övgü ile bahsederdi. Cumhuriyet en solda olan gazete idi. Cumhuriyette yazımız yayınlansın diye edebiyat parçalardık. Yazdıklarımın tashihini sağcı Edebiyat Hocamıza yaptırtırdım. O zaman da vardı bu dinciler, hep aynı ezilmiş mağdur edebiyatı ile. Sağcısı da gülümserdi onların ağlanmasına ağlak suratına solcusu da. Sonra bir sabah uyandık ki ordu yönetime el koymuş, 12 Eylül sabahı idi. Tek açık yer Camiilerdi. Ülke genelinde sokağa çıkma yasağı vardı ama günde 5