Kayıtlar

Ağustos, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

30 Ağustos

Resim
Bazen 243. günüdür yılın ama çoğunlukla 242. günüdür Ağustosun 30 u. Ne olursa olsun 123 gün kalmıştır yılın bitmesine. İşte o yüzden çok önemlidir. Yoksa zafer mafer hak getire kim takar büyük taarruzu. Taaaaa şeyine kadar yani. Efendim neymiş 1926 tandan beri zafer bayramıymış. Neyin zaferi bu yahu. * Türkiye orduları bir devir kapatmıştır. Şimdi mazlum ve tutsak devletler ve uluslar artık vazgeçilmez bir reçeteye sahiptirler. Mustafa Kemal'in utkusu, dünya için özgürlük ve bağımsızlık sancağıdır. MAHATMA GHANDİ demişte iyi mi etmiş. Ne bilir o! Ne anlar bu işlerden. Savaştan hemen önce  tarafların durumu bu Zaferin sonucunu belli etmiyordu sanki! Güçler Büyük Taarruz  öncesi durum: [1] 18 piyade  tümeni , 5 süvari  tümeni  ve 3 bağımsız  alay 207.941 asker [2] 323 top 92.792 tüfek 2.025 hafif ve 839 ağır  makineli tüfek 5.282 kılıç 10 uçak 198 kamyon [3] Büyük Taarruz  öncesi durum: [1] 12 piyade tümeni, 1 süvari tümeni ve 9 bağımsız  alay 224.996 asker [4] 418 top 90.000 tüfek

Yeni bir UMUT

Resim
Benim gibi, uyku apnesi, şekeri olan hastalar için yeni bir umut doğuyor. Ben ve benim gibi hastaların en önemli problemlerinden biri rahat ve doğru nefes alıp veremediğiniz için kanımızdaki oksijen miktarının düşmesi sonucu çoklu organ yetmezliğine sürüklenmemizdir.  Galiba bir umut doğuyor bizler için... Bilim Adamları, Nefes Almadan Yaşamanızı Sağlayan Oksijen Partikülü İcat Etti  1 ay önce Boston Çocuk Hastanesi’inden bir grup bilim adamı, son yılların en büyük medikal buluşlarından birine  imza attı.  Bilim adamları, kişinin kan akışına enjekte edilebilen ve kana çok hızlı bir biçimde oksijen verebilen bir mikro-partikül geliştirdiler. Bu, nefes alma yetisi engellendiği, hatta durduğu takdirde bile işe yarayabilecek. Bu buluşun her yıl milyonlarca insanı kurtarabileceği öne sürülüyor. Mikro-partiküller, nefes alma durduktan 30 dakika sonrasına kadar bir objeyi canlı tutabiliyor. Bu, hastanın damarlarına yapılan bir enjeksiyon ile meydana geliyor. Enjekte edildikten sonra mikro-par

DENİZİ TAŞLAMAK

Denize taş atacaktım ama baktım karanlık olmuş hem uykum geldi. Yarın taşlarım artık.  Güneş tepeye erişti vakit öğlen. Yine de içimden denize taş atmak gelmiyor. Nereden çıktı bu denize taş atmak demeyin. Deniz kıyısına gelenlerin çoğunda vardır bu istek taş bakarlar kıyıda. Eğer düzgün ve yayvan bir taş ise birden fazla sekecek demektir. Değil ise sadece gelen sesi için fırlatırlar ellerine aldıkları taşı. Yazın sonuna doğru kıyıda taş bulmak zorlaşır. Her kış deniz ona atılan taşları bir güzel yıkayıp kumları ile sildikten sonra kıyıya yeni sezonda yine kendisine atılsın diye bırakır. Bugün bakıyorum ülke tam anlamıyla bu durumda.  Nefret ettiğim bir cümledir "Devletin malı deniz yemeyen keriz". Devlet demek ben demek çalınan her haksız kazanç bizlerin cebinden çıkıyor. En kötüsü de çalıyor ama çalışıyor. Çalan sadece kendine çalışır. Denize taş atmayı sevdiğimiz gibi devleti de taşlamayı seviyoruz. Devlette deniz gibi her on senede bir kendisine atılan taşları sürükleyip