JIDOKA Üretim Yönetim Sistemlerini başarıya götüren en önemli araçtır.İnsan Otomasyonudur. Anlaması zordur. Anlatması yılları alabilir. 100 yıl önce anlatmışlar hala anlayan sayısı anlatanı az biraz geçebilmiş. Anlaması mı zor anlatması mı? Bu yüzden bölümler halinde tek tek en basite indirgeyerek anlatmaya aktarmaya çalışacağım. JIDOKA isminden de anlaşılacağı gibi Japonca bir kelime. İnsan disiplini, insan otomasyonu demek. Bunu sağlamanın ilk yolu insanı anlamaktan geçiyor. İnsanı anlamak da anlatmak ta zor. İnsanı anlamak için biraz gerilere gideceğiz. Almanları bugünlere taşıyan önce KANTve HEGEL felsefelerine bakacağız. Sonrasında ise onlardan özellikle de HEGEL den etkilenen MARX ve ENGELS üzerinden gideceğiz. KANT ın eleştirel ve kuşkuculuk felsefesini diğer yazılarımıza bırakacağız. Bu yazıda Georg Wilhelm Friedrich HEGEL!in insana bakışını kavrayabilmek için sistemin geneline bakmak gerekiyor. Biz buna SINIF ile başlayacağız. SINIF ı da HEGEL in Tın larından e...
Her meyve acıdır. Olgunlaşmadan yenildiğinde acı bir tat verir. Zeytin acı meyve olarak biliniyor olsa da her meyve ilk başta acıdır. Zeytin karardıkça tuzu içine çektikçe tatlanır su ile yıkandıkça keyiflenir. Kimi kayısı gibi güneşte tat alır Narenciye gibi kasada Muz gibi çuvalda Kimi suda Kimi ise güneşsiz nemli ortamlarda İnsan oğlu da bir meyvedir En tatlı halleri ilk doğduğu zamanlar dadır. Dünyaya gözlerini ağlayarak açar Ağlatarak kapatır. Çocukluğunu yaşayabilirse artar değeri Gençliği ilk acıları tattığı dönemdir. İlk aşk acısını Dokunuşları Hissetmeyi, hissettirmeyi Acıyı yaşadıkça kendisi de bozulur Yalanı öğrenir Hainlik yapar Tecrübe diye avunurken gelir olgunluk çağı Olgunlaştıkça acır Zaman geçtikçe çekilmez olur Geçmişte arar yapamadıklarını Yaşayamadıklarını düşündükçe acısı da artar Tat vermez hale gelir. Her meyve acıdır ama Sadece insan oğlu olgunlaştıkça ACIYAN dır...
Bahçeli bir evde doğdum. Çocukluğumda bahçeli bir evde geçti. Sokağımızdaki evlerin biri hariç hepsi bahçeli idi. Aşağı köşedeki caminin hemen üstündeki evin kapısında apartman yazıyordu. O bile sadece 3 katlı idi. Tüm çocuklar sokakta oynardık. Neler mi oynardık. Genelde kızlı erkekli karışık oyunlarımız vardı Kızlar büyüdüklerine karar verip aramızdan tektek ayrılana kadar İstop oynadık, Yakartop oynadık İp atladık Ayak ipi oynardık Taş sektirirdik. Saklambaç ve elim sende oyunları vazgeçilmez oyunlardı. Şimdi istop nedir der gibi baktığınızı düşünüyorum. Çok eğlenceli idi. Bir top yeterdi oynamak için. Ebe olan topu havaya atar ve birinin adını söyler. Geriye kalan herkes mümkün olduğu kadar uzağa kaçardı. Oyunda önemli olan topu yakalayandan sizi vuramayacağı mesafeye kaçmaktı. Yakartop ta benzer bir oyundu. İki rakip oyunucunun arasında durur attıkları toplardan kaçmaya çalışırsınız. Atılan topu yere düşürmeden yakalarsanız ilave bir can kazanırdınız. Ayak ...
Güzel İstanbul, bir güzel çift. Hayat boyu mutluluklar dilerim! :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ediyoruz :)
YanıtlaSil